Boşanma Sürecinde Velayet: Çocuğun Üstün Yararı Nasıl Belirlenir?

Boşanma, bir evliliğin sona ermesiyle birlikte, eşler için olduğu kadar varsa çocuklar için de hayatlarını derinden etkileyen, zorlu bir süreçtir. Bu sürecin en hassas ve karmaşık konularından biri ise velayettir. Velayet, reşit olmayan çocukların bakımı, eğitimi, yetiştirilmesi, korunması ve temsili gibi tüm hak ve sorumlulukları kapsayan yasal bir haktır. Türk Medeni Kanunu'na göre, evlilik devam ettiği sürece velayet hakkı anne ve baba tarafından müştereken kullanılır. Ancak boşanma durumunda, velayetin kimde kalacağı mahkeme tarafından belirlenir ve bu belirlemede temel ilke her zaman çocuğun üstün yararıdır.

Peki, mahkeme "çocuğun üstün yararı"nı belirlerken hangi faktörleri göz önünde bulundurur? Bu, yasalarda net bir formülle tanımlanmamış, her somut olayın koşullarına göre yargıcın takdir yetkisiyle belirlenen dinamik bir kavramdır. Ancak Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler doğrultusunda dikkate alınan bazı temel kriterler bulunmaktadır:

  1. Çocuğun Yaşı ve Gelişim Aşaması: Özellikle küçük yaştaki çocuklarda, anne bakım ve şefkatinin önemi büyüktür. Bebeklik ve okul öncesi dönemdeki çocuklarda genellikle velayet anneye verilirken, çocuk büyüdükçe ve kendini ifade etme yeteneği geliştikçe durum değişebilir. Ergenlik dönemindeki çocukların velayet tercihi, mahkeme tarafından ciddiye alınır ancak tek başına belirleyici olmaz. Çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişimi, özel ihtiyaçları da göz önünde bulundurulur.

  2. Çocuğun İsteği ve Görüşü: Kanun, çocuğun idrak yeteneğine sahip olması halinde, velayetle ilgili konularda görüşünün alınmasını ve görüşüne değer verilmesini emreder. Mahkeme, genellikle pedagog, psikolog veya sosyal çalışmacı gibi uzmanlar aracılığıyla çocuğun dinlenmesini sağlar. Ancak çocuğun isteği, manipülasyon veya anlık hevesler sonucu oluşmuş olabileceği için, mahkeme bu isteği diğer delillerle birlikte değerlendirir. Çocuğun hangi ebeveynle daha mutlu ve güvende hissettiği, hangi ortamda daha iyi adapte olabileceği önemlidir.

  3. Ebeveynlerin Yaşam Koşulları ve Eğitim Durumu: Velayet verilecek ebeveynin çocuğun temel ihtiyaçlarını (barınma, beslenme, giyim, sağlık) karşılayabilecek ekonomik güce sahip olması, çocuğa yeterli bir yaşam alanı sunabilmesi ve eğitimine destek olabilecek bir ortam sağlayabilmesi beklenir. Ebeveynlerin iş yoğunluğu, çalışma saatleri, çocuğa ayırabilecekleri zaman da önemli faktörlerdir.

  4. Ebeveynlerin Ahlaki Durumu ve Davranışları: Ebeveynlerin çocuğun ahlaki gelişimi üzerinde olumsuz etki yapabilecek davranışları (madde bağımlılığı, şiddet eğilimi, suç kaydı gibi) velayet kararında belirleyici olabilir. Çocuğun psikolojik ve fiziksel sağlığını tehlikeye atacak bir durumun olup olmadığı araştırılır.

  5. Ebeveynler Arasındaki İlişki ve İşbirliği: Velayetin tek bir ebeveyne verilmesi durumunda dahi, velayet verilmeyen diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı bulunur. Mahkeme, velayet verilen ebeveynin diğer ebeveynle çocuğun menfaatine uygun bir kişisel ilişki kurulmasına engel olup olmayacağını da değerlendirir. Ebeveynlerin boşanma sonrası uzlaşmacı bir tutum sergilemeleri ve çocuğun iyiliği için işbirliği yapabilmeleri, çocuğun üstün yararına hizmet eder.

  6. Çocuğun Sosyal Çevresi ve Okul Hayatı: Çocuğun alıştığı sosyal çevre, arkadaşları ve okul ortamından koparılmasının travmatik etkileri olabileceği göz önünde bulundurulur. Bu nedenle, mevcut düzenin mümkün olduğunca korunması genellikle çocuğun yararınadır.

  7. Uzman Raporları: Mahkeme, velayet konusunda karar verirken genellikle pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi mesleklerden oluşan bir bilirkişi heyetinden rapor alır. Bu raporlar, çocuğun durumu, ebeveynlerin çocuğa karşı tutumları, yaşam koşulları ve velayet konusunda önerileri içerir ve yargıç için önemli bir yol gösterici niteliğindedir.

Velayet, boşanma ile birlikte bir kez belirlendikten sonra kesin ve değiştirilemez bir karar değildir. Çocuğun gelişimi, ebeveynlerin veya çocuğun yaşam koşullarındaki önemli değişiklikler velayet kararının yeniden gözden geçirilmesini gerektirebilir. Bu durumda, velayetin değiştirilmesi davası açılabilir.

Boşanma sürecinde velayet konusunda alınacak kararlar, çocukların geleceğini doğrudan etkilediği için büyük bir özen ve hassasiyet gerektirir. Bu karmaşık hukuki süreçte haklarınızın korunması ve çocuğunuzun üstün yararının en iyi şekilde gözetilmesi için profesyonel hukuki desteğe başvurmanız hayati önem taşır.

Beyazıt Hukuk olarak, boşanma ve velayet davalarında müvekkillerimize kapsamlı hukuki danışmanlık ve temsil hizmeti sunmaktayız. Çocuğunuzun geleceği için en doğru adımları atmak ve adil bir sonuca ulaşmak adına uzman ekibimizle yanınızdayız. Hukuki süreçleri sizin adınıza titizlikle takip ederken, hassasiyet gerektiren bu dönemde size rehberlik etmek için buradayız.